SEN KAZANDIN
Eve gittiğimizde kapıyı Zuhal açtı, bizi hemen içeri aldı. İçeri girerken bir elinle benim elimi, diğer eliyle Ayşin’in elini tutuyordu. Annem de bizi öyle görünce çok mutlu oluyordu. Biraz haberleri izledikten sonra, Zuhal Ayşin’e dönerek gel biz yemekleri hazırlayalım deyip Ayşin ile mutfağa gittiler. Anne günün nasıl geçti, Zuhal ile inşallah ağlamamışınızdır. Yok yok ağlamadık, Ragıp verdiğin karar çok yerinde Zuhal ile çok mutlu olacaksın, çok saygılı ve hamarat bir kız. Bana hiç iş yaptırmadı, evin bütün işlerini o yaptı. Ayrıca sana deli gibi aşık, seni çok seviyor, sakın onu üzme oğlum. Niye üzeyim ki Anne, bende onu çok seviyorum.
Ayşin benim koluma, Zuhal de annemin koluna girerek masaya yemek yemeğe gittik. Yemek yerken Zuhal, Ragıp şiiri şimdi okurmusun demezmi. Daha sonra Zuhal, ne acelen var. Zuhal bozuldu, yüz ifadeleri hemen belli ediyordu bunu. Annem’de ben sana bu kızı üzme demedim mi, madem şimdi istiyor, oku o zaman sende. Ben çalışma odama gidip bir dosya kağıdı alıp geldim, kağıt boştu, hiçbir yazı yoktu, kağıdın boş olduğunu üçü de görüyordu. Zuhal, ama bu kağıt boş, şiir yok. Cebimden kalemi çıkardım ve Sen Kazandın diye yazdım. Sonra kağıdı Zuhal’e uzattım. Al oku bakalım beğenecekmisin dediğimde, Zuhal iyice bozuldu. Ragıp sen benimle dalga mı geçiyorsun, bu nasıl şiir deyince de.
Zuhal, şiir nedir? Şiir bir insanın duygularını yansıtması ve bu yansıtmaları sevdiğine ulaşmak için kullandığı bir köprüdür. Kısaca Şiir bir köprüdür. Benim sana, senin bana ulaşman için köprüye ihtiyacımız varmı? Biz seninle nişanlanmadık mı, yakında seninle evlenmeyecekmiyiz, sen şuan benim evimde, benim yanımda değilmisin, mutlu değilmisin, benim şiirim sensin, senin şiirin de benim, ve bu işte sen kazandın. Yalanmı. Zuhal kalkıp yanıma geldi. Seni çok seviyorum Ragıp, deyip ağlamaya başladı. Sonra da bir çocuk gibi, yüzünü silip çok haklısın, ben kazandım bana hayatım boyunca unutmayacağım bir şiir yazdığın için teşekkür ederim deyip yerine oturdu.
Zuhal zeki bir kızdı, ne demek istediğimi gayet iyi anlamıştı. Ben zamanında kardeşine ulaşmak için şiir yazdım, ama ulaşamadım, ben şuan onunla beraberdim, onu seviyordum ve yakında evlenecektik, bundan büyük şiir olabilirmiydi. Şiir bir yaşamdır, duygudur, acıdır, mutluluktur, mutsuzluktur ve bir ömür boyu eşlerin bunu paylaşmasıdır. Biz de şuan Zuhal ile büyük bir mutluluğu beraberce yaşıyorsak şiir o, ben ve yaşadıklarımızdı. Duygu seli içinde masadan kalkıp, oturma odasına geçtik, Zuhal’in neşesi yerine gelmişti. Size kahve yapayım. Zuhal sen otur bu akşam kahveleri kızım yapsın, ben daha onun kahvesini hiç içmedim. Ayşin koşarak mutfağa gitti ve geri dönüp Zuhal abla Cezve ve fincanlar nerede. Zuhal yerinden kalkarak gel vereyim, deyip Ayşin ile mutfağa gitti. Annemle yalnız kalmıştık, Zuhal’i yine mest ettin bu akşam, bunlar bir şeymi onunla öyle bir hayat yaşayacağız ki, yaşayacaklarımızı Zuhal hayal bile edemez anne, dememle birlikte. Ayşin elinde tepsi, arkasında Zuhal içeri girdiler. İkisinin de yüzleri gülüyordu, çok şükür artık ağlamıyorlardı. Kahvelerimizi neşe içinde içtik, Zuhal bir ara kalkıp annemin yanına gidip yere oturdu, başını annemin dizlerine koydu, annem de başladı Zuhalin saçlarını okşamaya. Annemle Zuhal’in o halini görmeye değerdi, Ayşin ile biz birbirimize bakarak tebessüm ettik, ikisinin o hali bizimde hoşumuza gitmişti. İşte şiir buydu.
Adnan Köse