Sevgili Okuyucular
Değerli dostum ve büyüğüm Adnan Köse Beyefendiyi de bir tesadüf sonucu tanıdım. Dostluğumuz bir süre böyle devam etti. Bu süre içinde bana kitaplarını ulaştırdı.
Sırasıyla; 1-Bir kardelen uğruna, 2-Şermin ay parçası, 3-Buse’nin mektubu, 4-Adı Ayşegül, o bir avukat, 5-Chat çılgınları ve son olarak Türk Haberle gazetecilikte ikinci dönemim.
Yukarıda saydığım kitaplarını okuma olanağı buldum. Kitaplarını okumaya başladıktan sonra onu daha yakından tanımaya ve analiz etmeye başlamıştım sanki. Zaten yazılan yazılar ve şiirler kişilerin iç dünyasını yansıtır. Yazarın aynasıdır kitapları. Kitapları her konu bakımından mükemmeldi.
İlerleyen zaman içinde ortak noktalarımız da olduğunu öğrendik. Adnan Bey Lüleburgazlıydı. Benim babam da askerliğini yedek subay olarak Lüleburgaz’da yapmıştı. Bu ortak noktadan sonra sanki iki hemşehriymiş gibi daha da yakınlaştık.
Artık hem dost hem de hemşehriydik. Zira ikimizde Lüleburgazlıydık
Dostluğumuz gün geçtikçe daha da büyürken ben Türk Haber gazetesine yazmaya başladım. İlerleyen günlerde Türk Haber gazetesinin sahibi olan dostumuza Adnan Beyden söz ettim.
Adnan Bey onunda ilgisini çekti. Ve Türk Haber’de yazması için teklif götürmemi önerdi.
Onunla yaptığım görüşmeden sonra, Adnan Bey’de Türk Haber yazar kadrosuna katıldı.
Artık aynı ailenin fertleriydik.
Bu kadar ortak noktadan sonra dostluğumuz da zirveye ulaştı. Yaz mevsiminde tatil için Türkiye’ye geldiğimizde bizi ısrarla Adapazarı’na davet ediyordu. Nihayet 2008 Temmuz’unda Türkiye’deydik. Yaptığımız telefon görüşmelerinde davetini yineledi hatta davete icabet etmezsek kırılacağını ifade etti. Bizde en sonunda yapılan davete icabet ettik. Ben, eşim Muharrem bey, kardeşim Kadir ve 2 oğlumuzla Adapazarı-Karasu’ya gittik. Adnan Bey bizi çok ama çok sıcak bir şekilde karşıladı. Daha ziyaretimizin başında “en azından bir hafta buradasınız” diye emir vaki yapıyordu. Zaten yurtdışından kısıtlı bir süre için Türkiye’ye gelmiştik. Bu yüzden bir hafta kalmamız imkansızdı. 2 gün Karasu’da Adnan Beye misafir olduk. Beraberce Karasu’yu gezdik-dolaştık. Bu ziyaretimiz esnasında Karasu Kaymakamının da çayını içerek tanıştık.
Kısacası Karasu’da dolu dolu 2 gün geçirdik. Orada geçirdiğim 2 günü hayatım boyunca unutmayacağım. Zaten Adnan Beyle olan dostluğumuz ebedi. O sadece dostumuz değil benim üstadım daha da ileride ağabeyim.
Adnan Bey 7. kitabı olarak “Bayrak Tepeden görünenler” i baskıya hazırlarken bana da önsöz yazmamı rica etti. Önsöz yazma teklifini alınca hem şaşırdım hem de sevindim.
“Bayrak Tepeden görünenler” i içerik olarak gazetemiz Türk Haber’de önceden okudum. Kendisi o mükemmel Türkçesi ve ustaca yorumlarıyla, akıcı uslubuyla Adapazarı ve çevresinin sorunlarını irdeliyor. Onun son 2 kitabı bence Adapazarı için bulunmaz bir kaynak. Her okulda, her ofiste, her işyerinde ve her evde bulundurulmalıdır.
Adnan Bey, Adapazarı bilhassa da Hendek için çok büyük bir kazanç. Umarız onun kıymetini anlarlar ve el üstünde tutarlar. Zira böyle biri 100 yılda bir gelir dersek abartmış olmayız.
Bilhassa da Hendek için dedik. Çünkü Karasu bu değerli insanın kıymetini bilemedi. Hatta bazıları onun varlığından bihaberdi. “Kaçan balık büyük olur” deyimindeki gibi Karasu, Adnan Beyin değerini anlayamadı. Bu değer şimdi Hendek’te. Hendek son yıllarda yaptığı hamlenin en büyüğünü yaptı. Buda Adnan Beyin Hendek’e yerleşmesidir.
Adnan Bey, Hendek’e yerleştikten sonra “Gazete Bayrak” ı faaliyete geçirdi. Şimdi ise sırada “Bayrak Tepeden görünenler” ve diğerleri var.
İşte Karasu böyle bir değerin, değerini bilemedi. Ancak Hendek, Adnan Köse gibi bir şahsiyete kucak açarak hem hendeği atladı hem de Adnan Bey gibi kalemi güçlü bir yazarı kente kazandırarak en büyük kültür hamlesini gerçekleştirdi.
Okuyucuların bu kitabı ilgiyle okuyacağını, bilmedikleri bazı konularda bilgi sahibi olacaklarını ümit ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Sıla Zeynep ALAŞALVAR