Mesafenin Köreldiği Nokta
“Adnan Köse’ye İthafen”
Her şey elime geçen “Bayrak Gazetesi” ile başlamıştı.Küçük bir şehirde yaşadığımız için bu tarz sosyal çalışmalarla şehir halkı pek haşır neşir değildi. Velhasıl sarıldım telefona, içimden geçenler çok tuhaftı “acaba nasıl biri ?, Acaba benimle konuşacak mı ? v.s ,v.s…
Aklımdaki tüm bu sorularla telefona ALO dedim.”
Karşımdaki adam çok zarif bir sesle merhaba diyerek telefonu açtı .Ve daha 10 dakika olmuştu ki kendisiyle gazetenin ofisinde buluştuk.Uzun uzadıya muhabbet ettik. O gün bana gazetenin şiir köşesinin editörlüğünü verdi.Hiç çekinmemişti gençlere güvenmekten. Yine güvenmişti bir gence…Güvenecekti de…hep. Adnan abi gençlere her zaman büyük değer verirdi.Gazetesinin kapısını gençlere açmaktan hiç çekinmezdi. Çekinmedi de zaten.
Bunların hepsi bir yana, aslında en önemlisi Adnan abinin bana her zaman baba-oğul ilişkisi çerçevesinde davranmasıdır. Hala bana oğlum der.
Mesafenin köreldiği nokta işte bu. İşte bu gerçek samimiyet.
“Gazete, bir okuldur.” Derdi hep, diyor da hala....
Evet gazete gerçekten bir okuldu benim için, kısa bir sürede olsa…
Adnan abiden bu sayede çok şey öğrendim.
Gazete disiplin gerektiren bir iş. Gazetenin bir özelliği de şudur “Söz uçar, yazı kalır”. Yazdığınız yazıyı yada haberi asla unutmamalısınız. Kendinizle çeliştiğiniz an okurlarınız tarafından gözden düşersiniz. İşte bunun gibi bir dünya tecrübe edindik Adnan Köse abimizden.
Adnan abi aslında gazeteci olması yanında büyük bir roman yazarıdır da ayrıca…Her kitabını büyük bir zevkle okudum.,özellikle de romanlarını…
Her türlü siyasi çekişmeden uzak, tamamen objektif bir biçimle kaleme almıştır.
Roman kitapları yaşamdan uzak olmayan bilakis yaşamın en derin kıyısından en uçsuz bucaksız kıyısına kadar birikmiş edebi bir birikimidir.
Adeta “Hayat Bilgisi derslerini işler romanlarında…”
Diğer kitapları ise yazmış olduğu köşe yazılarının derlemesi ve bazı araştırma çalışmalarından oluşmakta.
Enteresan bilgilere ve ince noktalara eğilim yapan Adnan Köse hocam kalemin nasıl kullanılacağını genç yazarlara özenle göstermektedir.Gerek gazetecilikte, gerek edebiyatta…
Demokratik bir kültürle yetişen bu zarif insanla tanışmaktan ve daha çok onunla çok yakın bir abi – kardeş, usta – çırak ilişkisi kurmuş olmaktan ve de şu an ayrı şehirlerde olmamıza rağmen muhabettimizin en küçük bir eksiklik dahi görmemiş olmasından son derece mutluyum.
İyi ki bu küçük şehre gelmişsin Adnan abi.
İyi ki bir bardak demli çayını içmişim …
Sessiz bir şehrin derin sularında…
Sezer ÇALIŞKANOĞ
23 KASIM 2009